Gürültüsüz, gösterişsiz ama derin Polonya’yı keşfetmek

Bazen bir şehir sessiz sedasız öyle güzel yaşar ki, kimseye kendini ispat etmek zorunda kalmaz. İşte Varşova tam da böyle bir yer. Avrupa’nın kalbinde, tarih ve geleceğin iç içe geçtiği; bir yanıyla melankolik, diğer yanıyla umut dolu bir şehir. Ama garip bir şekilde şu cümle çok sık duyuluyor: “Polonya mı? Hiç gitmedim, aklıma bile gelmedi.” Peki neden? Polonya denince çoğu insanın aklına hâlâ gri duvarlar, ağır bir tarih ve soğuk bir hava geliyor. Oysa Varşova bugün bambaşka bir hikâye anlatıyor: Gotik değil, postmodern. Karamsar değil, yaratıcı. Hatta şehrin bazı bölgeleri Kopenhag’ı aratmıyor. II. Dünya Savaşı’nda neredeyse tamamen yıkılan şehir, adeta küllerinden doğmuş.
O kadar ki, eski şehir meydanı UNESCO listesinde çünkü savaş sonrası aslına bire bir uygun olarak yeniden inşa edilmiş. Yani, burada sokakta yürürken aslında bir yeniden doğuşun içinden geçiyorsunuz. Her bina bir travmayı ve aynı zamanda bir direnci anlatıyor. O zaman gerçek soru şu: Varşova’ya neden daha önce gelmedik?
Belki çok bağırmadığı için. Belki de Avrupa’nın popüler şehirleri arasında sesi duyulmadı. Ama bu sessizlik, Varşova’nın en güzel özelliği olabilir mi? Kalabalıklardan uzak, algoritmalara yakalanmamış, gerçekten keşfetmeye değer bir yer olmak.
TÜRKİYE- JAPONYA MAÇINDA NELER OLDU?
Polonya’da bulunma sebebim, sadece turist rotalarının dışında kalmış bu dingin ülkeyi keşfetmek değil, aynı zamanda A Milli Kadın Voleybol Takımımızın Japonya’yla oynayacağı çeyrek final karşılaşmasını yerinde izlemekti. Bambaşka bir atmosferde, bambaşka bir ruhla…
Maç sonunda skor tabelası bizim adımıza acımasızdı, A Milli Kadın Voleybol Takımımız, 2025 Voleybol Milletler Ligi (VNL) çeyrek finalinde karşılaştığı Japonya’ya zorlu geçen mücadelenin ardından 3-2 mağlup olarak turnuvaya veda etti.
Hakem kararları zaman zaman tartışmalıydı, kızlarımız ise önceki maçlara kıyasla biraz keyifsizdi. Buna karşın Japonya inanılmaz hırslı, sistemli ve hızlıydı. 3-2’lik mağlubiyet üzdü. Setler tamamlandı ama sohbet bizde uzun süre devam etti.
Sultanlar Ligi’nin isim sponsoru ve Türkiye Kadın Voleybol Milli Takımlar ana sponsoru olan Vodafone’un voleybola kattığı ivmeyi, genç kızların hayallerine, teknolojinin gücüne ve eşit bir geleceğe yaptıkları yatırımı, Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin ile konuştuk. Şahin, şunları söyledi: “Şirket olarak bir diğer odağımız da kadınların güçlenmesine yönelik çalışmalar yapmak. Milletler Ligi, CEV Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Şampiyonası gibi organizasyonlarda da kullanılan ve beğeni toplayan Şahin Gözü teknolojisini Sultanlar Ligi’ne entegre ettik. Sultanlar Ligi 2024-25 sezonunda 5G destekli Şahin Gözü sistemini tüm sezona genişlettik. Burhan Felek Vestel Voleybol Salonu’nda oynanan normal sezon maçlarında ve Play-Off 1-4 Etabı maçlarında kullandık. Böylelikle Şahin Gözü, bu uzunlukta bir sezona sahip olan ulusal bir ligde sezonun tamamında ilk defa kullanılmış oldu. Sultanlar Ligi de böyle bir uygulamaya evsahipliği yapan Avrupa’daki ilk lig oldu.”
Bu arada Şahin Gözü nedir hemen küçük bir hatırlatma yapayım: Topun çizgiye değip değmediğini milimetrik hassasiyetle gösteren, yüksek çözünürlüklü kameralarla çalışan bir teknoloji. Tartışmalı pozisyonlarda devreye giriyor, kararı saniyeler içinde netleştiriyor. Maçın kritik anlarında adeta bir adalet terazisi. Melisa Vargas’ın rekor servisleri böyle ölçülüyor da diyebiliriz.
BANKA OTURUNCA CHOPIN ÇALIYOR
Polonya’nın ulusal gururu besteci Fryderyk Chopin, ülkenin her köşesinde yaşatılıyor ama Varşova’da ona saygı göstermek bambaşka bir boyutta: Şehirdeki bazı banklar, üzerlerine oturunca Chopin’in eserlerini çalıyor!
Evet, yanlış okumadınız. Varşova’nın belirli noktalarındaki siyah granit banklara yerleştiğinizde, hareket sensörleri devreye giriyor ve size özel bir Chopin konseri başlıyor. Üstelik oturduğunuz yere göre farklı eserler! Bu “konuşan bank” projesi, Varşova Belediyesi ve Chopin Enstitüsü iş birliğiyle hayata geçirilmiş. Amaç, hem şehre gelen turistleri şaşırtmak hem de Chopin’i yalnızca müzelerde değil gündelik yaşamın içinde tutmak. Chopin konserleri var şehrin birçok yerinde, ben de katıldım bir tanesine. Sessizlikle başlayan konserin notalarla dolması, geçmişle kurulan incelikli bir bağ gibi. Bu kadar yıl sonra bile bir bestecinin böylesine sahiplenilmesi, sanatın hafızayı diri tutan gücünü bir kez daha hatırlatıyor.
Haber Kaynak : SABAH.COM.TR
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”